25 Mart 2014 Salı

Bu aralar ben...

Cumartesi günü annecimle sinemaya gittik.
Tercihimizi Karadenizli olmamızdan mütevellit Bizum Hoca filminden yana kullandık.
Film için güzeldi diyemeyeceğim olmasa da olurmuş :)))

Candy Crush bağımlısı anneme hediye olarak bu tableti aldım.
Oyunda beni geçebileceğinden korkmuyor değilim :)))

Bu cici yumurtalıkları da görür görmez, hemen çeyizime ekledim...
Ben çok sevdim,rengarenk :)

 
Böyle zırhlı bir araçla ,

Böyle bir yere göreve gittim.
Rakım : 1700 m.
Öyle şiddetli bir rüzgar vardı ki bir ara uçabileceğimi düşünmedim değil :)))

Bu sevimli köpekcikle oyunlar oynadım.
Öyle akıllı bir köpekti ki
Köpek sahibi olma isteğim depreşti yine...

Ablacımdan gelen bu cici hediye ile havalara uçtum.
Aşk yazılı çerezliklerime bayıldım.

Keçeden 6 kişilik, kelebekli bardak altlığı ve peçetelik yaptım.
Keçe ile uğraşmayı çok seviyorum.
İnsanın kendi ürettiği şeye bakıp bakıp mutlu olması diye bişey var bu hayattaa:)))

Pazar günü arkadaşlarımla, kendi çapımızda Sivas'a günübirlik bir gezi düzenledik.
Ve yaşadığım şehre oranla Sivas'ı çok beğendim.

Ve son olarak; 
Sevdicekten gelen bu foto ile yazı özlediğimi bir kez daha farkettim.
Yaz gelse de atlasak bu serin sulara...




24 Mart 2014 Pazartesi

Ege Gelini Kimdir ?

Bir blogu okumaya başladığımda ilk merak ettiğim şey; o blogun yazarının kim olduğudur.
Uzun zamandır bu başlık blogumda eksikti ve şimdi yazmaya başlıyorum.
Bakalım Ege Gelini kimmiş:)

Ege Gelini;
1987 yılının, Ekim ayının, 28'inde, sabah saat 5 sularında, gecenin sessizliğini inleten çığlıklarıyla gözlerini dünyaya açmış,babası Giresun'lu, annesi Zonguldak'lı, kendisi Bolu'da doğmuş,8 yaşına kadar orada yaşamış ardından babasının işi sebebiyle Samsun'a taşınmış ,orada büyümüş, 
şu anda da memuriyet sebebiyle Tokat'ta yaşayan ve son olarak
evlendikten sonra da  İzmir'li olmuş:) 
Baya karışık oldu dimi :)
Özet olarak; evlenene kadar kimliğinde Giresun'lu olduğum yazıyordu,
şimdi ise İzmir'li olduğum yazıyor.
Bunun sebebini hala anlayabilmiş değilim.Zaten evlenerek hayatımızda büyük bir değişiklik oluyor,en önemlisi soy-ismimiz değişiyor yetmiyor bir de kütüğümüz değişiyor !
Neyse konumuzdan sapmayalım ve devam edelim.
Kafasına koyduğunu bir an evvel yapmak isteyen, fazlaca sabırlı olamayan, biraz tezcanlı ve çokça duygusal, İbrahim Tatlısesvari her an, her şeye ağlamaya meyilli ve bu huyundan hiç memnun olmayan, okumayı ve yüzmeyi çok seven, gereksiz şeylere takılmayıp, hayattan zevk almaya çalışan, Selçuk Üniversitesinde okumuş bu sebeple ömrünün 4 yılını da Konya'da geçirmiş,Hayatının aşkını ise Konya'daki son senesinde bulmuş.
Başlarda Mevlana'nın aşkıyla yanarken, birde bu aşka sevdiceğinin aşkını eklemiş.
Sonra 5 yıllık bir aşkın sonunda 2013 yılının Mayıs ayında sevdiği adamla nişanlanmış ve yine
2013 yılının son günü 31 Aralık'ta evlenmiş. 
Tayin işinin ne olacağı belli olmadığından dolayı hala düğün tarihi netleşememiş. 
Sevgili mi,nişanlı mı,evli mi? 
Hala tam olarak ne olduğunu kendisi de anlayamamış,
ama sevgilisini yada nişanlısını mı demeliydim
yoksa kocasını mı her neyse malum kişiyi çok seven,
Allah'tan sağlıkla birlikte bir ömür huzur dileyen birisi :)

 Ve nişanımızdan bir foto ile bu postumu bitiriyorum
: )

1 Mart 2014 Cumartesi

Güzel bir yazı...



Ne kadar çabuk eskimeye başladı her şey..
Arabalar; daha bir yıl olmadan eskiyor, insanlar birbirlerine yenisini gösteriyorlar. 
Oysa dayımın otomobili 1951 Ford çocukluğum boyunca hep yeniydi..


Cep telefonları, televizyonlar çabuk eskiyorlar..

Evler çabuk eskiyor, semtler çabuk eskiyor, kaldırımlar çabuk eskiyor..
Kaç sene giymiştim o ceketi..
Her tersyüz edildiğinde cebi yer değiştirirdi.
Bizim dönekler gibi soldan sağa, sonra sağdan sola, tekrar soldan sağa geçerdi..
Ama şimdi eve getirip de giymekte elinizi çabuk tutmazsanız, modası çabuk geçiveriyor giysilerin, “eski” oluyorlar..
Ayakkabıların derisinden önce kendisi eskiyor..

Sözler eskiyor..
Papağan gibi herkesin diline düşen yeni sözler çabuk bayatlaşıyor..
Bir-iki yerde çabuk söylediniz söylediniz..
Yok eğer geç kaldıysanız söylediğinizde “Bu bayat..” anlamında tuhaf tuhaf bakıyorlar yüzünüze..

Yüzler çabuk eskiyor..
Birkaç sene önce herkesin merak ve hayranlıkla izlediği yüzler kaybolup gittiler..
Cem Yılmaz'a artık kimse gülmüyor..
Recep İvedik bayatladı..

Şarkılar çabuk eskiyorlar..
“Gezdiğim dikenli aşk yollarında, elimden bir kırık saz geldi geçti”yi tam kırk yıl söyleyip durmuştu eniştem.
Tarkan'ın “Dudu dudu” şarkısını söyleyen yok..
Şarkısı da eskidi..
Tarkan da..

Dostluklar..
Arkadaşlıklar..
Tüketim toplumunda, para karşılığı olmadan, kredi kartı ile her şeyi alıp tüketmek gibi, duygu karşılığı olmayan aşklar da çabuk eskiyor..
İsimler koymuşlar; “Yaz aşkları” misal..
Bir aylık aşklar, bir haftalık aşklar, hatta bir günlük aşklar..
Ve o aşkların üzerine kurulan evlilikler eskiyor, ceketler, ayakkabılar, arabalar, telefonlar, televizyonlar, mutfak robotları gibi..
Benim ise canım sıkılır bu eskimelere..
Biliyorum..
Eskidi kafam..

- Bekir Çoşkun -

LinkWithin

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...